Savaşın oluşturmaya çalıştığı korku ortamında, Berlin’de Nazi rejiminin karanlık gölgeleri altında, Dietrich Bonhoeffer adında bir papaz var. Bu papaz, yalnızca bir din adamı değil; o, insanlığın en derin yaralarına merhem olmaya çalışan bir mücadeleci. Yahudilerin hayatlarını kurtarma arzusuyla yanıp tutuşan Bonhoeffer, aynı zamanda totaliter yönetimin yok edici etkisine karşı bir plan oluşturmayı hedeflemektedir. Her geçen gün, kendini daha da büyük bir tehlikeye atarak, doğru olanı yapmak için savaşmaya kararlıdır. Bonhoeffer’in içindeki moral güç, ona yalnızca inancını değil, aynı zamanda insanlığın şerefini de savunma iradesi kazandırır. Bu çaba, karanlık bir dönemde zulme karşı durmanın ve cesaretin bir simgesi olarak göze çarpar. Yıllar geçse de, Bonhoeffer’in eylemleri, insanlık tarihindeki cesaret ve direniş örneği olarak asla unutulmayacaktır.