Karanlık gökyüzünün ürkütücü bir sessizlikle kaplandığı bir gün, dünya üzerindeki en büyük felaketlerden biri patlak verdi. Güneşin fırtınalı öfkesi, elektromanyetik plazma yağmurlarını tetikleyerek her damlanın elektrik ve iletişim sistemlerine zarar vermesine neden oldu. Bu plazma yağmurları, devasa güç kesintilerine yol açarak şehirleri ve iletişim ağlarını adeta felç etti. Dev tsunamiler, denizleri yutarken kıyılardaki şehirleri su altına gömdü. Aynı zamanda volkanik patlamalar, yıkıcı lav akıntılarıyla yerleşim yerlerini yok etti. Sular altında kalan şehirler, devasa kaosun birer sembolü haline gelirken, bir aile, tüm bu felaketlerin gölgesinde hayatta kalma mücadelesi veriyor. Yüksek mağaraların göreceli güvenliğine ulaşabilmek için, her an tehlikelerle karşı karşıya kalarak, umudun ve cesaretin sınırlarını zorluyorlar. Geceyi gündüze katmadan, fırtınalı havalarda yol alarak, her adımlarında bir hayatta kalma mücadelesinin parçası haline geliyorlar.