Raphael Valande, sinema dünyasının büyülü atmosferine adımını attığında, bir yandan gelecek hayalleri kurarken, diğer yandan içindeki endişeleri bastırmaya çalışıyordu. İlk uzun metrajlı filmi için kamera arkasına geçtiğinde, içinde yükselen heyecanın ve umutların dalgaları, onu adeta uçuruyordu. Bu film, sadece bir yapım değil, aynı zamanda bir anıydı. Büyükannesinin yaşamını anlatan bu yapıt, onun izlerini gelecek kuşaklara aktarmak için atılan bir adımdan ibaretti. Ancak, işler planladığı gibi gitmedi. Çekimler sırasında ortaya çıkan gizemli olaylar, ekip üyelerini korku dolu bir labirentin içine hapsediyordu. Raphael, hem filmi tamamlamak hem de ekip arasındaki güveni yeniden tesis etmek için çaba sarf ediyordu. Her adımı, bir sınavın içinden geçer gibi, kararlılıkla atılan bir adımdı.