
Yeni bir başlangıç hayaliyle Çin’i geride bırakan Wei, kendisini hayallerinin peşinde koştuğu Yeni Zelanda’daki saygın bir üniversitede buldu. Tıp araştırmalarına olan tutkusu, onu bilim dünyasının kapılarını açmaya itti. Ancak, yüzünde taşıdığı kalıcı doğum lekesi, yıllardır maruz kaldığı dışlanmanın ve yalnızlığın sembolüydü. Bu yeni öğrenci hayatında bile kuzeni Angela ve onun popüler arkadaşları tarafından acımasızca dışlandığını hissetmek, onu derin bir yalnızlığa sürükledi. Fakat Wei, bu durumu değiştirmek için kararlıydu. Merhum babasının icat etmeye başladığı devrim yaratan deri nakli prosedürünü keşfettiğinde, bu onun için yeni bir umut ışığı oldu. Ancak bu umut, zamanla takıntıya dönüşerek hayallerini şekillendirecek olan bir yola çıkmasına neden oldu. Başarısızlıkların gölgesinde, bu yöntemi revize edip bir üst seviyeye taşımak için yoğun bir çaba içerisine girdi. Ancak, araştırmaları derinleştikçe gizlilik ve tehlike arasındaki dengeyi kaybedebileceğini hiç düşündü mü?