1971’in soğuk kış ayları, Sokcho Havaalanı’ndan Gimpo’ya havalanan bir yolcu uçağında, yolcular, sıcak bir içecek eşliğinde huzurlu bir yolculuk hayali kurmaktaydılar. Uçuşun pilotları, Tae-in ve Gyu-sik, her detayın kusursuz olması için dikkatle görevlerini yerine getirirken, uçuş görevlisi Ok-soon, yolcuların rahatlığını sağlamak için etrafa gülümsemeler saçıyordu. Ancak, havada geçen bu huzurlu anlar bir anda karanlığa gömülür. Uçak havalandıktan kısa bir süre sonra, bir patlama sesi duyulur; el yapımı bir bomba, uçağı sarstı ve herkesin yüreğine korku saldı. O anki şok içinde, Yong-dae adında bir yolcu, havada tüm yolcuları tehdit ederek uçağı kaçırmak istediğini haykırır. Pilot Gyu-sik, bir anda görme yetisini kaybeder ve uçuşun kontrolü, zorlu bir görev olan yardımcı pilot Tae-in’e geçer. Ok-soon, yolcularla birlikte hayatta kalabilmek için her saniyeyi değerlendirirken, zamanla yarışmaya başlar. Bu olağanüstü durum, yalnızca yolcuların değil, mürettebatın da cesaretini ve dayanıklılığını sınayan bir sınav haline gelir.