Gökçe, Kenan ile olan evliliğinin monotonluğuna gömülmüş, ruhunu besleyecek heyecanı yitirmiş bir kadındı. Görünüşte kusursuz bir yuva gibi görünse de, Gökçe’nin kalbi sessiz bir çığlık atıyordu. Bir gün Kenan’ın yayınevine yaptığı bir ziyaret, her şeyi sonsuza dek değiştirecekti. Eşinin masasında duran “Kül” adlı kitap, Gökçe’nin ruhunda alevleri yeniden alevlendirecekti. Sayfaları çevirmeye başladığı anda, gizemli bir dünyanın kapısını araladı ve kendini tutkulu bir maceranın içinde buldu. Kül’ün yazarı, kelimelerle örülmüş bir büyüyle Gökçe’yi esir almış, onu bilinmezliğe doğru sürüklüyordu. Bu gizemli hikaye, Gökçe’ye uzun zamandır unuttuğu duyguları yaşatsa da, Kenan ile kurduğu dengeyi bozma tehdidi de taşıyordu. Kül’ün sayfalarında saklı anılar, Gökçe’nin hayatını bambaşka bir yöne çevirirken, kitapla ilgili her detayı araştırmaya başladığında, alevler arasında kaybolan tutkusunun onu beklenmedik bir sona sürükleyeceğini fark edecekti.