Kento, annesinin kayboluşunun acısını ve dünyanın karanlığına gömülüş olmasının üzüntüsünü yaşıyordu. Tek başına bu kaosla başa çıkmak imkansız gibi görünüyordu. Ta ki ormanda Anna ile karşılaşana kadar.
Anna, Kento’nun ilk başta yabancı ve tehlikeli bulduğu bir Daemon’du. Fakat Anna’nın Kento’ya karşı herhangi bir kötü niyeti yoktu. Aksine, ona yardım etmek istiyordu. Anna, Kento’ya annesini bulma yolunda rehberlik edebilecek bilgi ve güce sahipti.
Kento ve Anna, birlikte tehlikeli bir maceraya atıldılar. Bu macera onları, dünyayı etkisi altına alan karanlık güçlerle dolu bir labirentin içine sürükledi. Her adımda yeni tehlikelerle karşılaşıyorlardı. Fakat Kento ve Anna, zekalarını ve cesaretlerini kullanarak bu zorlukları aşmaya kararlıydılar.