Yıldızların altında, New York’un ışıkları içinde kaybolmuş bir genç kadın, geçmişinin karanlık gölgeleriyle baş başa kalmıştı. Şehrin karmaşası arasında kaybolmuş hissetse de, içinde yeniden doğma umudu taşıyordu. Bir gün, sokakların arasında yürürken gözleri bir antikacıya takıldı; içindeki merak, onu dükkanın kapısına doğru yönlendirdi. Kapıyı açtığında, antikacının içi ilginç objelerle doluydu ve bu objeler, ona zamanın derinliklerinden hikayeler fısıldıyordu. Dükkan sahibinin sıcak ve nazik tavırları, geçmişte kaybettiği güven duygusunu yavaş yavaş yeniden inşa etmeye yardımcı oldu. Ancak, geçmişin hayaletleri bir bir zihninde belirmeye başladı; yaşadığı travmalar, her nesneyle yeniden yüzleşmesine neden oluyordu. Yeni bir hayat kurmanın düşündüğünden çok daha karmaşık olduğunu fark eden genç kadın, kendini çaresiz bir döngüde buldu. Yine de, arzuladığı yeni başlangıcı yapma isteği, onu harekete geçmeye zorluyordu. İçsel bir mücadeleye girmek zorundaydı; geçmişinin karanlık sırlarıyla yüzleşmek ve sonunda kendi hikayesini yeniden yazmak için savaşmaktan başka bir çare yoktu.