Gözlerini açıp kapadıkça, New York’un meşhur silüeti gözlerinin önünden geçiyordu; uçak kapıdan inerken, şehrin yoğunluğu Girlie’yi sarhoş etmiş gibiydi. John F. Kennedy Uluslararası Havalimanı’nın kalabalığı içinde, Girlie’nin içindeki huzur arayışı gittikçe büyüyordu. Uzun ve yorucu bir uçuşun ardından, şehrin gürültüsünden hızla kaçma isteği içinde, taksiye yöneldi. Telefonunun ekranında ardı ardına gelen mesajlar, onun sessizlik arayışını kesintiye uğratıyordu. Taksi şoförü Clark’ın sohbeti, başlangıçta basit ve yüzeysel görünse de, zamanla aşk, insan ilişkileri ve hayatın karmaşıklığı üzerine derin bir sohbet halini aldı. Girlie’nin başlangıçta yalnızca bir kaçış arayışında olduğu bu yolculuk, Clark’ın içten sohbeti sayesinde beklenmedik bir içsel keşfe dönüşmeye başladı.