Hero, rock dünyasının karanlık kahramanıydı. Gölgede kalmayı tercih eden, ismini ve yüzünü saklayan bir virtüöz. Müzik tutkusu onu beslerken, şöhret ve hayranlık gibi kavramlar ona yabancıydı. Ta ki Sandro’nun gölgesine girene kadar.
Brezilya’nın sertanejo kralı Sandro, ışıltılı bir dünyanın yıldızıydı. Milyonlar onu tanıyor, şarkılarını söylüyordu. Fakat bir kaza her şeyi değiştirdi. Sandro komaya girdi ve sahne sessizliğe büründü. Sandro’nun hayranları yas tutarken, Hero’ya beklenmedik bir teklif geldi: Sandro’nun yerine geçmek.
Hero, bu teklifi kabul etmesiyle birlikte bambaşka bir hayatın içine adım atacaktı. Sahte bir kimlik, yalanlar ve gizemlerle dolu bir dünya… Hero, sadece müzikal yeteneğiyle değil, Sandro’nun karizması ve çekiciliğiyle de hayranları büyülemek zorundaydı.
Ancak bu sahte kahramanlık, Hero’nun vicdanını kemirmeye başlamıştı. Sandro’nun sevgilisi Lulli ile kurduğu yakınlık ve ona karşı hissetmeye başladığı duygular, Hero’yu daha da büyük bir çıkmaza sürüklüyordu. Kendi kimliğini ve müzikal tutkusunu mu korumalıydı, yoksa Sandro’nun gölgesinde sahte bir kahraman olarak mı yaşamalıydı?