Alin, Sanat Suçları Birimi’nde sıra dışı görevleriyle tanınan genç ve zeki bir dedektifti. Yeni görevi onu, imkansız denilen bir soygunun gizemini çözmeye sürükleyecekti. Çalınan tablolar, Interpol’ün de ilgisini çekmişti ve Alin, bu karmaşık vakayı çözmek için görevlendirildi.
Araştırmaları sırasında Alin, şok edici bir gerçekle karşılaştı. Hırsız, Alin’in üniversiteden eski sevgilisi Güney Arat’tı. Zengin ve yakışıklı bir adam olan Güney, yıllar sonra Alin’in karşısına bambaşka bir kimlikle çıkmıştı.
Alin, Güney’in neden sanat hırsızlığına bulaştığını ve bu gizemli tabloların arkasında ne olduğunu öğrenmek için kararlıydı. Güney’e karşı karmaşık duygular besliyordu. Bir yandan ona olan öfkesi ve hayal kırıklığı, diğer yandan ise hala kalbinde yanan bir sevgi vardı.
Alin, Güney’e yaklaşmak ve onun güvenini kazanmak için bir plan yaptı. Bu planı gerçekleştirirken, hem profesyonelliğini korumak hem de Güney’in karanlık sırlarını çözmek zorundaydı. Her adımda tehlike ve belirsizliklerle dolu bir maceraya atılıyordu.