İngiltere’nin huzur dolu köylerinden birinde, Richard ve Juliette’in yaşamı, adeta bir masalın canlı bir tasviri gibiydi. Küçük oğulları Ewan ile birlikte doğanın en güzel köşelerinden birinde mutlu bir yaşam sürüyorlardı. Doğanın sunduğu bu huzurlu ortam, bir gün Ewan’ın aniden sergilediği tuhaf davranışlarla sarsılır. Oğullarının gözle görülür bir biçimde değişen tavırları, ilk başta sıradan bir geçiş dönemi olarak düşünülse de, kısa sürede ailenin tüm yaşamını bir kâbusa dönüştürür. Ewan’ın yaşadığı garipliklerin, yüzeyde görünenin ötesinde tarih boyunca var olmuş eski bir kötülüğün etkisiyle ortaya çıktığını fark ederler. Bu eski kötülük, evlerinin dört bir yanına sinsice yayılmıştır ve aileyi, hem fiziksel hem de ruhsal bir savaşın içine sürükler. Richard ve Juliette, geçmişin derinliklerinden gelen bu laneti çözmeye çalışırken, aynı zamanda kendi iç dünyalarındaki karanlıkla da yüzleşmek zorunda kalır.