Zeynep, New York’taki Amerikalı eşiyle birlikte yeni bir hayat inşa etmenin sevinci ve heyecanı içinde kıvranırken, uzun zamandır özlem duyduğu ailesiyle buluşma fırsatını yakalar. Yıllar sonra geri döneceği aile evi, ona geçmişi hatırlatan sıcak anılarla doludur. Ancak, bu eve dönerken içindeki heyecan ve umut, onun için beklenmedik bir şekilde karmaşık bir hal alacaktır. Boşanmış ebeveynlerinin yarım kalmış ilişkileri ve küçük kız kardeşiyle çıktıkları Muğla tatili, Zeynep’in hayatında yalnızca bir kaçış değil; aynı zamanda kendisiyle ve ailesiyle yüzleşme yolculuğunun başlangıcını simgelemektedir. Bu tatil, özellikle uzun zamandır görüşmediği ve hapse girmeden önce kendisiyle bağ kurma umudunu taşıyan babası Yusuf için büyük bir anlam taşır. Yusuf, kızlarının kalplerindeki derin yaraları iyileştirmek ve bir aile olmanın getirdiği hissiyatı yeniden deneyimlemek istemektedir. Mavi sulara açılan tekne, geçmişin derinliklerine dalan bir zaman makinesi gibi işlev görecektir. Her şey yolunda gibi görünse de, genç bir adamın hayatlarına aniden girmesi, beklenmedik olayların zincirini başlatır. Zeynep, bu yolculukta yalnızca aile bağlarını sorgulamakla kalmaz, aynı zamanda kendisini ve yeni yaşamının anlamını keşfetme yolculuğuna da çıkar.